Harper Lee, kullandığı yalın ama çarpıcı dil aracılığıyla adalet, özgürlük, eşitlik ve ayrımcılık gibi hâlâ güncel temaları, Scout’ın büyüyüş öyküsüyle birlikte dokuyarak, iyilik ve kötülüğü hem bireysel hem de toplumsal düzeyde mercek altına alıyor. Bir “zenci”nin haksız yere suçlanması üzerinden gelişen olaylar; önyargılar, riyakârlık, sınıf ve ırk çatışmalarıyla beslenen küçük Amerikan kasabasının sınırlarını aşıp, insanlar arası ilişkide adaletin ve dürüstlüğün önemini anlatan evrensel bir hikâyeye dönüşüyor. Etkileyici gerçekliği ile ürperten, “insani” vurgusuyla sarıp sarmalayan, çağdaş dünya edebiyatının en önemli örneklerinden biri olan bu klasik roman

“Bu dünya… Güçlülerin dünyası arkadaş! Var oluş ritüelimizin temelinde, güçlünün zayıfı yutarak daha da güçlenmesi yatıyor. Buna göğüs germeliyiz. Doğrusu da bu zaten. Doğal dünyanın bir kanunu olarak kabul etmeyi öğrenmeliyiz Bu gerçeği. Bir tavşan bu ritüelin içindeki rolünü kabullenir ve kurdu güçlü beller. Kurt yakınındayken tavşan kendini savunmak için sinsileşir, korkaklaşır, atikleşir, kendine delik kazar ve saklanır. Böylece sebat eder ve hayatını sürdürür. Yerini bilir. Kurda asla ve asla meydan okumaz. Akıllılık olur mu hiç öylesi? Söylesene, olur mu?” Amerikalı yazar Ken Kesey’nin en önemli eseri kabul edilen ve aynı isimle sinemaya uyarlandığında büyük ses getiren Guguk Kuşu, en kısa tabirle, bir düzene başkaldırma hikâyesidir. Akıl hastanesindeki mahkûmlar onca yıldır kendilerine dayatılan düzeni açıkça sorgulamaya başladıklarında her şey hızla değişime uğrayacaktır…

Çok düşük bir IQ ile doğan Charlie, bilim adamlarının, zekâ seviyesini artıracak deneysel ameliyatı gerçekleştirmeleri için kusursuz bir adaydır. Bu deney Algernon adındaki laboratuvar faresinde test edilmiş ve büyük bir başarı elde edilmiştir. Ameliyattan sonra, Charlie'nin durumu günlüğüne yazdığı raporlarla takip edilmeye başlanır. İlk yazdığı raporlara çocuksu bir dil ve imla hataları hâkimdir. Ve sonra ameliyat etkisini göstermeye başlar. Charlie artık, insanların kendisiyle dalga geçemeyeceğini ve bir sürü arkadaş edineceğini, âşık olduğu kadına açılabileceğini düşünür. Fakat zekâsı normalin çok üstüne fırladığından, çevresinde yadırganır, kıskanılır ve istemiş olduğu arkadaşları edinmekte yine başarısız olur ve yine yalnızdır... Bu deney, son derece önemli bir buluş olarak görülüyordu, ta ki Algernon ‘da ani bir gerileme baş gösterene kadar... Acaba Charlie'de de aynı gerileme olacak mıydı?

Gençken; iki karı önce, 250.000 sigara önce, 3.000 litre içki önce... Çok daha gençken, adını 'Dünyanın Sona Erdiği Gün' koyacağım bir kitap için malzeme toplamaya başlamıştım. Kitap, gerçeklere dayanacaktı. Kitap, mühim Amerikalıların, ilk atom bombasının Hiroşima'ya atıldığı gün ne yaptıklarını anlatacaktı. Hristiyan bir kitap olacaktı. Hristiyan'dım o zamanlar. Artık Bokononcuyum. Bokonon ' un acı-tatlı yalanlarını öğretecek biri çıkaydı karşıma, daha o zamandan Bokononcu olurdum. Fakat Bokononculuk, Karayip Denizi'ndeki San Lorenzo Cumhuriyeti isimli küçük adayı çevreleyen çakıl taşlı plajların ve sipsivri mercanların ötesinde henüz bilinmiyordu. Biz Bokononcular insanlığın, ne yaptıklarının farkına varmadan Tanrı'nın İradesi’ni yerine getiren takımlardan oluştuğuna inanırız. Modern insana, deliliklerine dair bir başyapıt. Gezegenin sonuna dair apokaliptik bir öykü. Kara mizahla örülü bir gelecek tasavvuru.

Vizyon Yılı: 2016 Yönetmen: Damien Chazelle Yorum: Hayat, her bireyin doğduğu andan itibaren yazmaya başladığı bir hikayedir. Ve herkes kendi hikayesinin kahramanı, kendi cümlelerinin öznesidir. Fakat aynı zamanda hayat öyle bir yolculuktur ki karşımıza nelerin ya da kimlerin çıkacağını bilemeyiz. İnsanlar öznelerinde kendilerinin bulunduğu cümlelerini yazmaya başlar, hayallerini inşa etmeye koyulurlar. Sebastian ve Mia’da kendi hayatlarının hikayesini yazmak isteyen iki farklı kişidir. Hayallerine adım adım gitmeye çalışan bu iki kişi birçok engelle karşılaşırken bir anda birbirleriyle karşılaşıp duyguları olduğunu fark ederler. Seb, Jazz müziğin kollarında kendini ararken Mia’nın en büyük hayali herkesçe tanınan başarılı bir tiyatrocu, bir oyuncu olmaktır. Ve bu iki hayat, sanatın onlar için çizdiği yolda tesadüfen rastlaşırlar. Duygularını fark etmeleriyle birbirlerine olan bağlılıkları ve sadakatleri artarken; kendilerini hayalleri, hedefleri ve amaçları için yazmaya çalıştıkları hikayenin öznelerini kaybetmiş bir halde bulurlar. Sonucunda bir seçim yapmak zorunda kalan bu ikilinin hikayesi, günümüzde kendine pusula arayan ama o pusulayı kendi içinde keşfedemeyenler için örnek olabilecek müzikalitesi ve sanatsal boyutu da çok yüksek bir hikaye. , Replikler “Mutlu olduğun şeyi yapmalısın çünkü bu senin tutkun ve insanlar, insanların tutkularına bayılırlar.” “Peşinden gittiğin bir hayalin olduğunu hatırlıyorum.” “Başka adamların sabit bir işi olur ve başarılı olurlar. Ben sonunda insanların beğendiği bir şeyin içindeyim.”

Vizyon Yılı:2018 Yönetmen:François Truffaut Ray Bradbury tarafından 1951’de basılmış Fahrenheit 451 kitabı, 2018 yılında 2. kez sinemaya uyarlandı. Film kitapların devletçe yakıldığı ve tek tip başkaldırmayan, düşünmeyen insan modelinin yaratılmaya çalışıldığı distopyayı anlatıyor. ‘İnsanların okuma hakkı elinden alınırsa ne olur?’, ‘Tek bildiği doğru yakmak olan biri, yapıcı olma ilhamını nasıl sağlar?’ sorularıyla çelişkiler içinden doğan katarsisler yaşatıyor. Sadece tek aklın egemen olduğu ve tek bir dil oluşturulup modern dünyaya sunulduğu bu toplum algısında edebiyatın yerini daha iyi görüyoruz. ‘Düşünce mi dilden doğar?’, ‘Dil mi düşünceden doğar?’ konusu bilinmezliğini korusa da bazı düşüncelerin insana ‘insan’ı hatırlatacağını ve yüreğin salt akla mağlup gelebileceğini bize gösteriyor film. Kitapların korunması ve sonraki nesillere aktarılabilmesi için gösterilen çaba ile izleyenlere aksiyon havası yaşatan film, yer yer değindiği kitap alıntılarıyla varoluşsal sorgulamalar içine sokuyor. Fahrenheit 451 sizi sonunda felsefi sorgulamalara davet eden yönüyle yıllarca etkisini koruyacak filmlerden biridir. Replikler *Hiç düşündün mü? Bir saniye olsun, neden bu işi yapıyorsun? Yakmadan önce okumayı dene! *Mağaradaki alevlerin gölgesinden başka ne görebilirler, kafalarını çevirmelerine izin vermezlerse? *Farkındalık yaradan fazlasıdır, ete saplanmış hançerdir.

Vizyon Yılı:1989 Yönetmen: Peter Weir Yorum: N.H. Kleinbaum’a ait Dead Poets Society kitabı, Peter Weir tarafından sinema dünyasına uyarlanarak kısa zamanda kült filmler arasında yerini aldı. Film, anı yaşamanın önemini vurgulayarak başarı ve huzur karesinin arasında bir duruş sergiliyor. Bir grup lise öğrencisinin hayatı okullarına gelen İngilizce öğretmeni ile değişir. Öğretmen onların yüreklerine dokunarak büyülü aşkın doğasıyla, şiirin güzelliğini ve romantik yönünü yaşatır. Herkesin zaman zaman rotasını kendine hatırlatan bir kaptana ihtiyacı olur ya, Robin Williams rolünün hakkını vererek bir öğretmen olarak, öğrencilerindeki potansiyel sanatsal ruhu ortaya çıkarır. Düzen içinde boğulmuş herkesin edebiyat duraklarına uğrayarak ferahlayacağını, ruhlarının yücelişini izlerken isyanın içindeki yeniden doğuşu görüyoruz. Replikler * “Kim ne derse desin, sözcükler ve düşünceler dünyayı değiştirebilir” * “Başkaları beğenmese de ve garipsese de düşüncelerinin ve inançlarının özgün olduğunu unutmamalısın” * “Hayat asla üstümüzü örtmeyen bir battaniyedir, sadece yüzümüzü gizler”

Vizyon Yılı: 1998 Yönetmen: Gus Van Sant Yorum: Hayatın içine karışmış, standart rutinlerinin ardında sıra dışı deha ve derinlik barındıran birçok insan vardır. Will Hunting de bunlardan biridir. Bir gün dikkatini tahtadaki matematik sorusuna yöneltir, onu çözdüğünde yıllardır matematik dünyasının bunu ispatlandıramadığını bilmiyordur. Profesör onu keşfeder, Will’in hayatını değiştirecek gelişmeler bundan sonra başlar. Muhteşem diyaloglarıyla film, süreç içinde dostu sayesinde kendiyle yüzleşip derinliklerini keşfedecek bir genci bizlere sunuyor. Will’in derin ve serseri tarafından dünyaya bakmak isterkenr, yer yer bu karakterle özdeşleşebilirsiniz. Film bittiğinde kendinizi seçimleriniz, mecburiyetleriniz ve gerçek sevgi kavramlarını sorgularken bulacaksınız. Yaşamın iyiliği ve anlamı hakkında umudu arayanlar için önerilen filmler listemizde… Replikler * “Mükemmel değilsin. Seni şüpheden kurtarayım tanıştığın o kız da mükemmel değil. Asıl soru birbiriniz için mükemmel olup olmadığınız. Önemli olan bu. Dünyadaki her şeyi bilebilirsin ama bunu öğrenmenin tek yolu denemektir. ” * “Belki büyük bir fırtınanın ortasındasındır. Dalgalar küçük kayığının üzerinden geçiyordur. Küreklerin kırılmak üzere. Belki de yapman gereken kayıktan inmek. ”